9 Nisan 2017 Pazar

Urfa Paganizmi ve Balıklı Göl


Urfa'daki "Balıklı Göl" ile ilgili anlatılara bakıldığı zaman gerek Müslümanlarca gerekse Hristiyanlarca bunun Hz. İbrahim ve Nemrut ile ilişkili olduğu düşünülür. Buna göre Hz. İbrahim Nemrut tarafından yakılan ateşe atıldığında Allah'ın izni ile ateş soğuk ve serin bir hal almış Hz. İbrahim yanmadığı gibi odunlar balığa, ateş ise havuzlu bir bahçeye dönüşmüş ve böylece balıklı göl oluşmuştur. Bu balıkların, Hz. İbrahim'in askerleri olduğu yönünde inançlar da bulunmaktadır. Yöre halkı arasında, kutsal balıklara zarar veren kişilerle ilgili birçok mitolojik öykü yaygındır. Bu öykülerde, balıkları yakalayıp yemeye çalışanların nasıl çarpıldıkları, akıllarını kaçırdıkları ya da hastalandıkları anlatılır. Bu inançlardan dolayı buradaki balıklar alabildiğine çoğalmakta ve kendilerini beslemek için yarışan ziyaretçilere oldukça uysal davranmaktadır. Bundan dolayı yöre halkı ve gelen ziyaretçiler burayı kutsal bir yer olarak kabul edip orada yaşayan balıklara da hiç bir şekilde zarar vermemeye dikkat ederler. Böyle bir inanç sadece Müslümanlar arasında değil hatta daha öncesinde Hristiyanlar arasında da vardır. İslam öncesi dönemde, tarihteki ilk Hıristiyan şehir krallığı olan Urfa'yı, Nemrut'un kurduğunu ileri süren Hıristiyanlar, ilerleyen dönemde Yahudi geleneğinde yer alan Nemrut'la Hz. İbrahim'in mücadelesi  kıssası bağlamında da Urfa'ya yer vermişler ve bu nedenle Urfa'nın Hz. İbrahim'in memleketi olan Ur şehriyle özdeş olduğunu düşünmüşlerdir. Hz. Ömer döneminde Urfa'nın fethi sonrası, buraya gelip yerleşen Müslümanlar ve zamanla İslam'ı din olarak seçen Urfalılar, Urfa'nın Hz. İbrahim'in yaşadığı, Nemrut tarafından kurulan şehir olduğu kanaatini sürdürmüşler; erken dönemlerden itibaren Hıristiyanlığın yöredeki kalesi olmuş olan bu şehre Hz. İbrahim'in şahsında kazandırılan kutsiyeti devam ettirmişlerdir. Aslında Kitab-ı Mukaddes'te geçen Ur şehri Güney Irak'ta bulunmakta ve Urfa şehri ise M.Ö 300'lerde Selevkitler döneminde garnizon şehri olarak kurulmuş olup Hz. İbrahim'in ise M.Ö 1800-2000 yıllarında yaşadığı tahmin edilmektedir. Dolayısıyla ne Urfa'nın ne de Balıklı Göl'ün Hz. İbrahim ile bir ilişkisi yoktur. Urfa'daki Balıklı Göl, Urfa Paganizmi ve Atargatis kültü ile ilişkilidir. Tanrıça Atargatis Paganist Urfalılarca verimlilikle ilgili görülmektedir. Atargatis kültünün en çarpıcı özelliklerinden birisi, bu tanrıçanın su kültüyle yakın ilişkili olarak görülmesi ve tanrıçanın kült merkezinin, içinde kutsal balıkların yaşadığı havuzlara ve su kanallarına sahip olmasıdır. Tanrıça Atargatis ile özellikle Fırat nehri ve bu nehrin kollan arasında yakın bir irtibat kurulurdu. Bu tanrıçanın bu sulardan doğduğuna, aynca onun evlilik töreni sonrası yıkandığı bu sularda kutsal balıkların oluştuğuna inanılırdı. Bir başka inanışa göre ise Atargatis, Fırat nehrinde kutsal balıkların bulduğu bir yumurtadan doğmuştur. Atargatis kültü bağlılarının bir diğer inanışına göre ise, Atargatis mabedi kenarında bulunan suların ve burada yaşayan balıkların ilahi ruhlar taşımakta oldukları düşünülürdü. Yaygın bir mitosa göre ise, Atargatis ve oğlu bu havuzlara dalmış ve sonra orada balıklara dönüşmüşlerdir. Anlaşılacağı gibi, Atargatis kültü çerçevesinde bazı sular ve göletlerin kutsallığı yanı sıra, bu sularda yaşayan balıkların da kutsiyetine inanılır; bu balıklar, ya tanrıçanın şekil değiştirmiş hali ya da tanrıçanın bu sularda yıkanması gibi faaliyetleri sonucunda oluşmuş varlıklar olarak düşünülür. Dolayısıyla bu balıklar tabu olarak görülür ve onlara zarar vermek, yakalamak, öldürmek ve benzeri davranışlar kesinlikle yasaklanır. Ayrıca yöredeki halkın bugün Hz. İbrahim'in ateşe atıldığı mancınıklar olarak inandığı sütunlar ise üzerindeki Süryanice kitabeden anlaşıldığına göre Kral Abgar ve karısıyla ilgili olup her halükarda, bu sütunların M.S ikinci ya da üçüncü yüzyıllarda yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda bunların, M.Ö 1800-2000 civarında yaşamış olduğu tahmin edilen Hz. İbrahim ile bir ilişkisinin olmadığı kesindir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder