Sayfalar

3 Eylül 2017 Pazar

Hindistan Yahudileri

   
Hindistan Yahudilerine Ait Bir Düğün Merasimi
 
“Yeryüzünde, içinde ırkımızın olmadığı hiçbir millet yoktur.”
                              
         Flavius Josephus, Yahudilerin Savaşları, II/16

Yahudi tarihçi Flavius Josephus (38-100) bu sözüyle herhalde Yahudilerin dünyanın pek çok yerine göç etmelerini kastetmiş olmalıdır. Nitekim Yahudi diasporalarından biri de Hindistan'dır. Yahudilerin Hindistan'a ne zaman geldikleri hususunda kesin bir tarih olmamakla beraber bunun antik çağlara kadar gittiği söylenmektedir. Her ne kadar Yahudilik Hindistan'da yaygın bir din olmamışsa da kıtadaki en eski dinlerden biri olmuştur. Yahudi sözlü geleneğine göre ise Yahudilerin Hindistan'a gelişleri M.Ö. 10. yüzyılda Kral Süleyman dönemine denk gelmektedir. Buna göre, Kral Süleyman’ın Kudüs’te inşa ettirdiği mabed için gerekli kerestenin temini amacıyla Hindistan’a giden denizcilerden bahsedilmektedir ki kimi araştırmacılara göre bunlar aynı zamanda bu ülkeye yerleşe ilk Yahudilerdir. Yahudi seyyah Tuledalı Benjamin'de(1165-1173) seyahatnamesinde Hindistan'daki Yahudilerden bahsetmektedir:

“Kasabalarıyla beraber adanın tamamında birkaç bin İsraeli (Yahudi) yaşamaktadır. Yahudiler de dahil ada sakinlerinin hepsi siyahidir. Yahudiler çok iyi ve hayırsever insanlardır. Musa’nın kanununu (Tora) ve peygamberleri (Neviim) çok iyi, Talmud ve Halaka hakkında da bazı şeyler bilmektedirler.”

Hindistan'daki Yahudilerin mevcudiyetine dair en çok bilgi islam kaynaklarında yer almaktadır. Daha çok seyahatname türü eserlerde aktarılan bilgiler Hindistan'daki Yahudi varlığıyla ilgili bilgiler vermektedir. Seyyah Süleyman Tacir (ö.851) Ahbâru’s-Sind ve’l-Hind adlı eserinde Seylan'da kalabalık bir Yahudi cemaatinin varlığından ve bölgenin kralının onlara hoşgörülü oluşundan bahseder. Ayrıca Şerif el-İdrîsî (ö. 1154) Kitâbü nüzheti’l-müştâk adlı eserinde, Ebu’l-Fidâ (1273-1331) Coğrafya adlı eserinde ve İbn Battûta (ö. 1355) seyahatnamesinde Hindistan'daki Yahudi varlığından bahsetmektedir. Kendi ifadesiyle:

“Yolculuğumuzun beşinci günü Yahudilerin yaşadığı bir şehre; dağlık bölgenin zirvelerine kurulmuş Kuncikeri’ye ulaştık. Onların kendi aralarında bir önderi vardır. Bu cemaat, cizyeyi Kavlem hükümdarına vermektedir.”

Elinde Kutsal Kitabı Tutan Bir Hindistan Yahudisi
Günümüzde Hindistan'da yaşayan Yahudi cemaatler kendi içinde bazı cemaatlere ayrılmışlardır. Bunlar Bene Yisraeller, Koşinler ve Bağdadiler'dir. 

"İsrailoğulları” anlamına gelen “Bene Yisrael” ismi, özellikle Bombay şehrinde yaşayan Yahudiler için kullanılmıştır. Bene Yisraeller’in diğer ülkelerdeki Yahudilerden asırlarca ayrı yaşamış olmaları, dinlerine ait birtakım ibadet ve merasimlerle birlikte İbranice’yi de unutmalarına sebep olmuştur. Esmer bir tene sahip olan Bene Yisraeller, giyim kuşamlarında da tamamıyla Hindu örf ve adetlerini uygulamaktadırlar. Bene Yisraeller’in, Bombay şehrinin yerel dili olan Marathi’yi kendi ana dilleri olarak kullanmaktadırlar. Bene Yisraeller genelde Hindistan’ın en eski yerli Yahudileri olarak kabul edilmektedir. Bene Yisraeller’in en eski meslekleri yağcılıktır. Şabat emrine uyarak Cumartesi günleri hayvanlarını dinlendiren Bene Yisraeller’e bu nedenle Hindistan’da “Cumartesi Yağcıları” adı verilmiştir. Yağcılık mesleğinin çiftçilik mesleğinden sayılması, Hindu kast teşkilatında aşağı statüde olmalarına neden olmuştur. Bene Yisraeller’in çok sıkı bir endogami uyguladıkları görülmüştür. Kendi aralarında endogamiyi uygulayanlara “Beyaz Yisraeller”, bunu uygulamayıp da Bene Yisrael’e mensup olmayan bir kadınla evlenenlerden doğanlara ise “Siyah Yisraeller” adını verirler.

Yahudi dini bayramlarına tekabül eden kutlamaların büyük bir kısmının hala Bene Yisraeller arasında devam ettiği görülmektedir. Ancak, bunların isimlerinin yerini tamamen yerli isimler almış ve uygulamaları itibariyle de ya Hindu veya İslami kutlamaların şekillerine bürünmüşlerdir. Mesela; Çardak Bayramı (Sukot), pirinç mamulü bir yiyecek olan “Khir Bayramı” olarak kutlanırken, Büyük Keffaret Bayramı (Yom Kippur), “Kapı Kapatma Bayramı” olarak kutlanmakta ve o gün herkes evine çekilerek beyaz elbiselere bürünmekte ve hiç kimse ile irtibat kurmamaktadırlar. Keffaret Günü’nden (Yom Kippur) önce tutulan on günlük oruç, uzunluğu sebebiyle Müslümanların Ramazan orucunu andırdığından, söz konusu günler için “Ramzan” ismini kullanmışlardır. Bene Yisraeller, doğrudan doğruya Hindu ve Müslümanlara ait bazı ritüelleri de benimsemişlerdir. Mesela, Hinduların dini ritüeli olan kirtan ile Hindistan Müslümanları tarafından evliyaların ölüm yıl dönümleri anısına yapılan urs kutlamalarını olduğu gibi benimsemişlerdir. Bene Yisraeller’in ilginç uygulamalarından biri de, ölülerini Müslüman mezarlıklarına gömmeleridir. Bu da Müslümanlar ile Bene Yisraeller arasındaki yüzyıllar içinde oluşmuş, dostluğa dayalı yakın ilişkinin bir göstergesidir. Bene Yisraeller, Eski Ahid’in her türlü kötülüğün baş müsebbibi olarak gösterdiği şirki ve çok tanrılılığı bir dini öğreti olarak kabul eden Hinduizm’e mensup insanlara, inançlarından ötürü hiçbir zaman kötü gözle bakmamışlardır. Bu ise, Hinduizm’deki her canlının kutsal olduğu Hinduist anlayışının Bene Yisraeller tarafından benimsenmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, yakın zamana kadar Bene Yisraeller, Hindular’da olduğu gibi ineğin yenmesinin haram olduğuna inanmakta idiler. Önceleri Bene Yisraeller, mensup oldukları köye nispetle Hintçe isimler kullanmakta idiler. Sonraları Eski Ahid’e ait isimler kullanmaya başlarlar. Onları diğer toplumlardan ayıran özelliklerden biri saçlarının bir bölümünü göze batacak şekilde uzatmalarıdır. 
Mumbai'deki En Eski Sinagog Şaar ha-Rahamim Sinagogo
İlk Sinagogları Şaar ha-Rahamim (Rahmet Yolu), 1796’da kendisi de bir Bene Yisrael olan Samuel Ezechiel Divekar tarafından Bombay’da inşa edilir. İlerleyen zamanlarda kendilerine ait okullarda açan Bene Yisraellilerin bugün, kırk bininin İsrail’de yaşadığı, beş bin kişilik bir nüfusun ise halen Hindistan’da olduğu tahmin edilmektedir.


Koşin Yahudileri arasında nesilden nesile aktarılan efsaneye göre; M.Ö. 973 yıllarında Kral Süleyman’ın ticaret gemilerinin Hindistan sahillerine gelmeleriyle Yahudiler Hindistan’daki bu topraklara yerleşmeye başlamışlardır. Koşin Yahudileri, bir ticaret güzergahı olan Hindistan’ın güney-batı sahillerinde ikamet etmekteydiler ve Uzak Doğu ve Çin’e doğru seyahat eden gemilerin hemen hemen tamamı bu limana mutlaka uğramaktaydı. Bu durum, Yahudilerin güçlü bir ticari potansiyel oluşturmalarına ve ayrıca böylesine stratejik bir öneme sahip olmasından ötürü Portekiz istilalarına uğramalarına sebep olmuştur. Yahudilere karşı doğrudan Portekiz saldırıları düzenlenmiş ve ortaya çıkan dehşet verici manzara hafızalarda İkinci Mabed’in yıkılışına denk bir etki bırakmıştır. 1663-1795 yılları arasındaki Hollanda sömürgeciliği döneminde Koşin Yahudi cemaatinin başı olan David Ezechiel Rahabi (1694-1771), Amsterdam’daki Yahudilerden kendileri için İbranice dini kitaplar göndermelerini talep eder. Bu dönemde, İspanya, Portekiz, Kuzey Afrika, Osmanlı, Suriye, Filistin ve Irak’tan birçok Yahudi gelip Hindistan’a yerleşmiştir. Koşin Yahudileri, kendi aralarında Beyazlar, Siyahlar ve Esmerler diye üç farklı gruba ayrılmaktadır. Beyazlar, Avrupa kökenli Yahudilerin soyundan gelenlerden müteşekkildi. Siyahları sonradan Yahudiliği seçen genelde köleler teşkil etmekte idi. Muhtemelen Yemen’li olan Joseph de Rabban’ın soyundan gelenler ise, Esmerler grubunu oluşturuyordu. Siyahlar diğer iki grup tarafından çok kötü muamelelere maruz kalıyorlardı ve hiçbir hakka sahip değillerdi. Bu üç grup arasında evlenmeler olmuyor ve aynı yerde ibadet etmiyorlardı. Siyahlar, sadece Simha Tora dualarına davet edilmekte idi. Sınıf farklılıklarının bu kadar keskin uygulanmasında muhtemelen Hindu kast sisteminin önemli etkisi olmuştur. Avrupalı sömürgeci ülkelerin Beyazlar’a imtiyazlı davranması, Koşin Yahudileri arasında var olan bu ayırımı daha da körüklemiştir. Siyahlar, kendilerinin en eski Yahudiler olduklarını iddia ediyorlardı. Her üç grup da yerli Malayalam dilini kullanıyorlardı. Bununla beraber az da olsa İbranice bilmekteydiler. Giyim kuşamları yerli Hindularla aynı idi. Ancak, zamanla Beyazlar, Avrupa giyim tarzını ve İngilizce’yi dil olarak benimsemişlerdir. Bu üç grubun biraraya gelmesi, ancak 1968’de Pardesi Sinagogu’nda yapılan, sinagogun dört yüzüncü yıl kutlamalarında olmuştur. 1983’te yapılan sayıma göre Hindistan’daki Koşin Yahudileri’nin tamamı 4500 kişidir. Bugün, bu sayı oldukça azalmış vaziyettedir ve hemen hemen yok denecek kadar az bir nüfus kalmıştır. İbadet usulleri ve ayinleri Sefarad Yahudileri ile aynıdır. Yalnız, Beyazlar’ın ibadet usullerinde Aşkenaz geleneğinin etkileri de yer yer görülmektedir. İbranice dini metinleri, 1668’de Amsterdam Yahudileri ile kurdukları irtibat sonucu elde etmişlerdir. Siyahlar arasında, din adamları ailesine mensup kohenler yoktur. Kohenler, sadece Beyazlar arasında mevcuttur. Dini ayinlerinde mesihi beklentiyi dile getiren ve Kutsal Topraklar’la ilgili dualar yoğun olarak geçmektedir.

Hindistan Bağdadi Yahudileri

18. yüzyılda Irak, Suriye ve Yemen’den göç edip Hindistan’a yerleşen Yahudilere “Bağdat Yahudileri” anlamında “Bağdadiler’ denmektedir. Önce Hindistan’ın Surat, Bombay, Poona şehirlerine göç eden Bağdadiler, daha sonraları Kalküta’ya yerleşmişlerdir. Bağdadiler, ticaretle meşgul olmuşlar ve ticari alışverişlerini özellikle İran Körfezi’ne kıyısı olan ülkelerle geliştirmiştir. Bağdadiler, kendilerini Bene Yisraeller’den ayırmak için onların sinagoglarına gitmeyi reddetmişlerdir. Bu ayrılma o kadar ileri noktalara taşınmıştır ki, Bağdadiler kendi adlarına ayrı mezarlıklar tahsis etmişler ya da var olan mezarlıklarda kendilerine ait mezarlar ile Bene Yisraeller’inkileri arasına duvar örmüşlerdir. Onlara göre Bene Yisraeller evlilik, boşanma gibi birçok konuda Hindulaşmışlardır. Bağdadiler, Neve Şalom adındaki ilk sinagoglarını 1831’de Kalküta’da inşa etmişler. ilk defa 1836’da kendi mezarlıklarını oluşturmuşlardır. Bağdadiler, kendilerini Birinci Mabed’in (M.Ö. 586) yıkılmasıyla Babil’e sürgüne giden Yahudilerin mirasçıları olarak gördükleri için, kendi dini uygulamaları ve ritüellerinin çok eskiye dayandığını iddia etmektedirler. Aralarındaki bu ayrılıklar nedeniyle Bağdatlılar’ın gerçekleştirdiği minyan yani cemaat ibadetlerine ve Tevrat okumalarına Bene Yisraeller’in katılmaları engellenmişti. Arapça dilini kullanan Bağdadiler, yazılarında İbrani harflerini kullanmakta idiler. Genellikle zengin bir nüfusa sahiptirler. Müslümanlarla iyi ilişkiler içinde olmuşlardır. Kendilerini Bene Yisraeller’den ayrı tutarak İngilizlerle işbirliği yapmayı önemseyen Bağdadiler, resmen İngiliz kabul edilmeleri için özel gayret sarfetmişlerdir. Bağdadiler’in kendilerini diğer Yahudi gruplarından ayrı ve üstün görmesinde Hindu kast sisteminin de etkisi olmuştur. Günümüzde Hindistan’daki Bağdadiler, başta Bombay ve Kalküta olmak üzere Delhi ve Thana şehirlerinde yaşamaktadırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder